19 Ekim 2012 Cuma

La Cucina Italiano Dergisinden...


"La Cucina Italiano"!

Yayıncısının "Dünyanın en çok okunan İtalyan yemek dergisi" olarak nitelediği Dergi'nin Ekim 2012 sayısında Armada Gezi Teknesi de bir haber olarak yer almış...

Görüntü olarak Armada'nın abonelerine tekneyi haber vermek için yolladığı e.bültendeki fotoğrafı kullanmışlar...

Şurada da bu Derginin Türkçe FaceBook sayfası var: La Cucina Italiano . Buraya yüklenen resimler harika! Aç karnına bakılmaması tavsiye edilir!

3 Ekim 2012 Çarşamba

"Philosofia" Blogundan: "Bosporus Deluxe"!

Armada Gezi Teknesi'nden Boğaziçi...
Fotoğraf: Innes Adam Welbourne
Eski reklamcı, son altı yıldır yazarlığı seçen, İstanbul-sever Innes Adam Welbourne, Armada Gezi Teknesi'nde fotoğraf sanatçısı Sina Demiral'ın çekimlerine katılmış, izlenimlerini ve kendi çektiği fotoğrafları kızı Sofia'nın adını da içine kattığı "Philosofia" başlıklı blogunda, "Bosporus Deluxe" yazısıyla paylaşıyor:

"...A few weeks back I spent some time in front of the camera instead of behind it touring around the Sea of Marmara and up and down the Bosporus. It was quite an experience and a nice way to earn some money, especially when being on the water was a lot more comfortable than being immersed in the dense heat of the city streets. The Bosporus really is this city’s spiritual life source. It never gets tiring being on the sea, whatever type of vessel you’re on. However, I have to say, this particular one was the finest I’ve had the pleasure of being aboard, incredibly comfortable, and tastefully appointed. It had all the old school charm in its design that I’d want if I was fortunate enough to be able to afford such a craft. Despite being perfectly happy aboard a vapur on the Bosporus you can imagine how nice it felt to be at the other end of the spectrum..." 

İçeriğin tamamı burada!



2 Ekim 2012 Salı

Deniz Dedeal ile Söyleşi...

Armada Gezi Teknesi'nin İç Mekan Tasarımını yapan Sayın Deniz Dedeal'a bazı sorular sorduk... Yanıtlarını aşağıda paylaşıyoruz... Teşekkürler Deniz Hanım!


Deniz Dedeal
-Sayın Dedeal, bir mimar olarak mesleğinizin ilk yıllarında yapı tasarımı ile uğraştığınızı biliyoruz. Peki, "yat tasarımı" nasıl gündeminize girdi?
Öğrenciliğimin ilk yıllarından itibaren 2000 yılına kadar yapı tasarımıyla uğraştım. Konut, iş merkezi ve otel projeleri, rölöve-restorasyon projeleri ..vs. 1999 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle proje ve tasarım yöneticiliğini yaptığım inşaat firması yapı inşasını bırakıp yat üretimi yapmaya karar verdi. Tabii bu durup dururken olmadı, firma sahibinin kendisi için yaptırdığı özel üretim yatlar yüksek fiyatla alıcı bulunca kriz döneminde bir çıkış noktası olarak görüldü. Yatlarla tanışmam bu vesileyle oldu.
Tuzla’da 2007 yılına kadar tasarımcı ve proje yöneticisi olarak görev yaptığım Vicem Yacht firması kuruldu. Firmada ilk başta mevcut projeler üzerinden üretim yapılıyordu. Yaklaşık 2 senelik bu süre benim için yat tasarımı ve imalatı konusunda yeni bir merak süreci olarak tanımlanabilir. Daha sonra mimarlık mesleğinin deneyim ve sistemlerini adım adım bu sürecin geliştirilmesi için kullanmaya başladım, oranlar, tipler değişti çeşitlendi, mekânların daha verimli kullanılması, çok fonksiyonlu mobilyalar, mekanik sistemlerin kullanım alanlarıyla entegrasyonu…vs. Bu yeni dokunuşlar alıcıdan da çok ilgi gördü ve Vicem yatları yurtdışında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde takip edilen ve aranan bir marka haline dönüştü. 2007 yılından sonra ise hem akademik eğitim süreci hem de yat tasarımı / imalatı sürecine bağımsız olarak devam ettim, suya inen teknelerimin sayısı 70’e yaklaştı.

Dedeal tersanede...
 -Mimarlıkla yat tasarımı arasındaki ilişki nedir?

Mimarlık çok geniş yelpazeli bir eğitim disiplinidir. Sanatı, mühendisliği ve bilimi bünyesinde barındırır. M.Ö. 1. Yüzyılda yaşamış olan Romalı mimar Vitruvius mimarlığı şu üç olguyla tanımlar: Sağlamlık, kullanışlılık ve güzellik. İşte bu üç olgu yat tasarımının da ABC’sini oluşturur. Her iki alanda da esas ortak öge ise insandır. İnsan için en doğru, uygun ve konforlu mekânı tasarlamaktır. Bunun yanında Yat tasarımı Mimarlık, Endüstri ürünleri tasarımı ve İç mimarlıktan oluşan tasarım disiplinlerinin ve Gemi inşa Mühendisliğinin ortak çalışma alanındadır.

Köken olarak baktığımızda konut ve teknenin tarihlerinin de örtüştüğünü görürüz. Yaşam çevresinde bulunan malzeme ve geliştirdikleri tekniklerle kendisi için ev yapmaya başlayan insanoğlu aynı teknikleri kullanarak tekne yapımına da başlamıştır. Bu 400 bin yıllık bir tarihi içerir ki tekerleğin icadının günümüzden yaklaşık 5.000 yıl önce olduğu hatırlanırsa teknelerin insanla olan birlikteliği diğer taşıtlardan çok daha uzun süreli bir beraberliktir.




Deniz Hanım ve kızı Nilüfer, "Armada 1" güvertesinde...
-Yat tasarımcıları genellikle nasıl bir eğitim alırlar?

Yat tasarımı tek başına bir eğitim değildir. Bir yetkinlik ve ilgi alanıdır. Kişinin önce mimarlık, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı gibi ana disiplinlerde eğitimini tamamlaması, tasarımın temel ilkelerini öğrenmesi gereklidir. Bu mesleki yeterlilik kazanıldıktan sonra üzerine eklenecek bir yat tasarımı eğitimi çok daha yerine oturmuş olacaktır. Yurtdışında bu 2 yıllık master eğitim programları veya benzer ya da daha kısa süreli eğitim programları şeklinde yürütülmektedir. Şu anda eşimle birlikte Yeditepe Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde “Yat Tasarımı” olarak 2 dönemlik bir ders programı yürütmekteyiz. Yine görevli olduğum MSGSÜ Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde 2 yıllık bir yat tasarımı yüksek lisans programı hazırlığı var, umarım yakın zamanda uygulamaya geçer. Mesleki eğitimlerini tamamlayan tasarımcılar bu konuda çeşitli ülkelerdeki programlara katılabilecekleri gibi, asıl olan tersanede işin mutfağında eğitimlerini pekiştirmeleridir.

-Günümüz Türkçesinde "vapur, gemi" ve "kayık" dışında suda hareket eden hemen her türlü araca "tekne" deme eğilimi var. Deniz kültürünün de erozyona uğramış olmasının bunda payı olduğunu düşünür müsünüz? "Tekne"yi "yat", "kotra" ve diğerlerinden ayırdedici özellik nedir? Kaç temel kategori söz konusu?

Tekne kelimesi deniz araçlarında “gövde”, “hull” denilen kabuk kısmının tarifidir. En basit, sade şeklini kayıkta görebiliriz, kayık tamamen bir teknedir. Yatların da, gemilerin de yüzen kısmı yani ana yapısına "tekne" denir. Köken olarak kelimenin “içi oyuk, geniş kap” şeklini kabul edebiliriz, ekmek teknesi gibi. Yani “tekne” aslında ana yapıyı tanımlayan bir tabir ve bu şekilde kullanmakta bir yanlış yoktur.


* * * * * * *

NAVIGA Dergisinde Armada Gezi Teknesi...

NAVIGA Dergisi Ekim 2012 sayısından:


Aynı konu, sonradan Habertürk'de de konu olmuş:
HABERTÜRK, Tuba Noyan