2 Ekim 2012 Salı

Deniz Dedeal ile Söyleşi...

Armada Gezi Teknesi'nin İç Mekan Tasarımını yapan Sayın Deniz Dedeal'a bazı sorular sorduk... Yanıtlarını aşağıda paylaşıyoruz... Teşekkürler Deniz Hanım!


Deniz Dedeal
-Sayın Dedeal, bir mimar olarak mesleğinizin ilk yıllarında yapı tasarımı ile uğraştığınızı biliyoruz. Peki, "yat tasarımı" nasıl gündeminize girdi?
Öğrenciliğimin ilk yıllarından itibaren 2000 yılına kadar yapı tasarımıyla uğraştım. Konut, iş merkezi ve otel projeleri, rölöve-restorasyon projeleri ..vs. 1999 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle proje ve tasarım yöneticiliğini yaptığım inşaat firması yapı inşasını bırakıp yat üretimi yapmaya karar verdi. Tabii bu durup dururken olmadı, firma sahibinin kendisi için yaptırdığı özel üretim yatlar yüksek fiyatla alıcı bulunca kriz döneminde bir çıkış noktası olarak görüldü. Yatlarla tanışmam bu vesileyle oldu.
Tuzla’da 2007 yılına kadar tasarımcı ve proje yöneticisi olarak görev yaptığım Vicem Yacht firması kuruldu. Firmada ilk başta mevcut projeler üzerinden üretim yapılıyordu. Yaklaşık 2 senelik bu süre benim için yat tasarımı ve imalatı konusunda yeni bir merak süreci olarak tanımlanabilir. Daha sonra mimarlık mesleğinin deneyim ve sistemlerini adım adım bu sürecin geliştirilmesi için kullanmaya başladım, oranlar, tipler değişti çeşitlendi, mekânların daha verimli kullanılması, çok fonksiyonlu mobilyalar, mekanik sistemlerin kullanım alanlarıyla entegrasyonu…vs. Bu yeni dokunuşlar alıcıdan da çok ilgi gördü ve Vicem yatları yurtdışında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde takip edilen ve aranan bir marka haline dönüştü. 2007 yılından sonra ise hem akademik eğitim süreci hem de yat tasarımı / imalatı sürecine bağımsız olarak devam ettim, suya inen teknelerimin sayısı 70’e yaklaştı.

Dedeal tersanede...
 -Mimarlıkla yat tasarımı arasındaki ilişki nedir?

Mimarlık çok geniş yelpazeli bir eğitim disiplinidir. Sanatı, mühendisliği ve bilimi bünyesinde barındırır. M.Ö. 1. Yüzyılda yaşamış olan Romalı mimar Vitruvius mimarlığı şu üç olguyla tanımlar: Sağlamlık, kullanışlılık ve güzellik. İşte bu üç olgu yat tasarımının da ABC’sini oluşturur. Her iki alanda da esas ortak öge ise insandır. İnsan için en doğru, uygun ve konforlu mekânı tasarlamaktır. Bunun yanında Yat tasarımı Mimarlık, Endüstri ürünleri tasarımı ve İç mimarlıktan oluşan tasarım disiplinlerinin ve Gemi inşa Mühendisliğinin ortak çalışma alanındadır.

Köken olarak baktığımızda konut ve teknenin tarihlerinin de örtüştüğünü görürüz. Yaşam çevresinde bulunan malzeme ve geliştirdikleri tekniklerle kendisi için ev yapmaya başlayan insanoğlu aynı teknikleri kullanarak tekne yapımına da başlamıştır. Bu 400 bin yıllık bir tarihi içerir ki tekerleğin icadının günümüzden yaklaşık 5.000 yıl önce olduğu hatırlanırsa teknelerin insanla olan birlikteliği diğer taşıtlardan çok daha uzun süreli bir beraberliktir.




Deniz Hanım ve kızı Nilüfer, "Armada 1" güvertesinde...
-Yat tasarımcıları genellikle nasıl bir eğitim alırlar?

Yat tasarımı tek başına bir eğitim değildir. Bir yetkinlik ve ilgi alanıdır. Kişinin önce mimarlık, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı gibi ana disiplinlerde eğitimini tamamlaması, tasarımın temel ilkelerini öğrenmesi gereklidir. Bu mesleki yeterlilik kazanıldıktan sonra üzerine eklenecek bir yat tasarımı eğitimi çok daha yerine oturmuş olacaktır. Yurtdışında bu 2 yıllık master eğitim programları veya benzer ya da daha kısa süreli eğitim programları şeklinde yürütülmektedir. Şu anda eşimle birlikte Yeditepe Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde “Yat Tasarımı” olarak 2 dönemlik bir ders programı yürütmekteyiz. Yine görevli olduğum MSGSÜ Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde 2 yıllık bir yat tasarımı yüksek lisans programı hazırlığı var, umarım yakın zamanda uygulamaya geçer. Mesleki eğitimlerini tamamlayan tasarımcılar bu konuda çeşitli ülkelerdeki programlara katılabilecekleri gibi, asıl olan tersanede işin mutfağında eğitimlerini pekiştirmeleridir.

-Günümüz Türkçesinde "vapur, gemi" ve "kayık" dışında suda hareket eden hemen her türlü araca "tekne" deme eğilimi var. Deniz kültürünün de erozyona uğramış olmasının bunda payı olduğunu düşünür müsünüz? "Tekne"yi "yat", "kotra" ve diğerlerinden ayırdedici özellik nedir? Kaç temel kategori söz konusu?

Tekne kelimesi deniz araçlarında “gövde”, “hull” denilen kabuk kısmının tarifidir. En basit, sade şeklini kayıkta görebiliriz, kayık tamamen bir teknedir. Yatların da, gemilerin de yüzen kısmı yani ana yapısına "tekne" denir. Köken olarak kelimenin “içi oyuk, geniş kap” şeklini kabul edebiliriz, ekmek teknesi gibi. Yani “tekne” aslında ana yapıyı tanımlayan bir tabir ve bu şekilde kullanmakta bir yanlış yoktur.


* * * * * * *