Soru: Sayin Ercantürk, bize özgeçmisinizden söz eder miydiniz?
Oğuz Ercantürk: İstanbul doğumluyum. Hayatımın her aşamasında denizle iç içe yaşadım. En büyük hayalim ise denizlerde iz bırakacak bir tekne yapmaktı. Bu amaçla beş yıl önce bu tersaneyi Aldım. Çağın gereklerine uygun bir biçimde restore ederek bu işe başladım. Esasen 35-40 yıllık denizcilik deneyimine sahibim ama SBO Yatçılık 2011 yılında bir firmaya dönüşerek kurumsallaştı.
Soru: Şimdiye kadar kaç tekne yaptınız? İlk inşa ettiğiniz tekne hangisiydi, nasıl bir tekneydi?
OE: Tersanemizin ilk projesi eski “commuter” (*) tipine sadık kalarak yaptığım gezi teknesiydi.
OE: Suda çirkin olan hiç bir şeye tahammülüm yoktur. Ma’alesef bugün Boğaziçi’nde dolaşırken, çoğu zaman gözlerimi kapatıyorum. Bu cevap ne demek istediğimi anlatmaya yeter sanırım.
Soru: “Armada Gezi Teknesi” hakkında neler söyleyeceksiniz?
OE: Armada1’in sahibi Sayın Kasım Zoto’nun turizm deneyimini benim denizcilik deneyimlerimle birleştirerek, İstanbul’umuza yakışacak, sadece İstanbul tarzı yaşam ve gezi için tasarımlanmış tek tekneyi hayata geçirdiğimizi söylemek isterim. 11 ayda yapımını tamamladığımız bu teknenin en sevdiğim özelliği ise çok işlevli olması... Armada Gezi Teknesi’ne başarılar diliyorum...
(*) "Commuter" esasen “Banliyödeki evi ile şehirdeki işyeri arasında her gün gidip gelen kimse” demek ama 1930’larda New York, Long Island’da yaşayan Amerikan işadamlarını hızlı bir şekilde Manhattan’a ulaştırmak için inşa edilen yatlara da "Centilmen teknesi" ya da "commuter" tipi tekne deniyor. "Commuter" tipi bir "Klasik Motoryat" olan Armada Gezi Teknesi'nin iç mekân tasarımını yapan Deniz Dedeal'ın "Boats Master.Com" yayınında yer alan; "Çaliskan, Kentli Tekneler" makalesinde, "Commuter" tipi teknenin ne olduğu, Boğaz'a hangi tip teknelerin yakıştığı, klasik tekneleri neden sevdiği çok tatlı bir üslup ile anlatılıyor. Onunla yapacağımız söyleşiye kadar bu yazıyı buradan paylaşalım!