...Denizcilik bir tutku mudur, hobi midir sizin için?
Ben 60 yaşından sonra denizcilik yapmaya başladım. Geç keşfettim İstanbul denizlerini. Ama işin içine girince büyük keyif aldım. Ve Armada’nın da bir teknesi olması gerektiğini düşündüm.
Armada Gezi Teknesi’nin 19’uncu yüzyıldan kalma bir havası var...
Benim de istediğim oydu. Son bir yıldır ‘doğru’ bir gezinti teknesinin tasarımı için kafa yoruyordum. 19’uncu yüzyıl sonlarıyla 20’nci yüzyıl başlarındaki gibi bir tekne istiyordum. İstanbul’un en çok beğenilen teknelerinin ortak özelliklerini araştırdıktan sonra, hayalimi SBO Yatçılık’ın sahibi Oğuz Ercantürk’le paylaştım. 11 ayın sonunda, İstanbul’a ilk gelen tekneler örnek alarak yapıldı. Bu tekne, batıda ‘commuter’ dediğimiz türün bir versiyonu. Bu tip tekneler Osmanlı döneminde ‘Şirket-i Hayriye’ de ‘Tenezzüh Teknesi’, ‘Tenezzüh Vapuru’ adıyla Boğaziçi’nde gezi ve yolcu taşıma amaçlı kullanmış. İstanbul denizlerinde artık siluetiyle bağdaşmayan tekneler seyrediyor. Halbuki bu bahsettiğim eski teknelere bakıyorsunuz, İstanbulla ne kadar da uyuşuyor... Şehrin modernleşmeye başladığı yıllardaki tekneler... O formdaki tekneleri düşünerek bu projeyi hayata geçirdik. Böyle 50-100 tekne denizlerde olduğu zaman hayalim tam anlamıyla gerçekleşecek. Armada Gezi Teknesi- Milliyet Cadde'den... |
Tekneden sadece otel müşterileri mi yararlanabiliyor?
Hayır, bu keyif tüm İstanbullular için... Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir kent yok. Tekneyle Haliç’e açıldığınızda müthiş bir görüntü seyrediyorsunuz. Bu tekneyle, herkes şehir manzarasının tadını çıkarsın istiyoruz.
“Eskiden daha çok iskele vardı”
İstanbul tekne kültürüne dair bugünkü gözlemleriniz neler?
Geçmişe oranla deniz, çok daha az kullanılıyor. Benim çocukluğumda, yani bundan 40-50 sene önce, İstanbul’da iskele sayısı şimdiye oranla yüzde 50 daha fazlaydı. Doğayla, kentle bütünleşen tekne sayısı, şimdi çok daha az. Günümüz İstanbul’unda, özellikle yaz aylarında artan ve çoğunlukla yüzen çelik kütlelerden oluşan tekne trafiğindeki görsel keşmekeşten kendi adıma büyük rahatsızlık duyuyorum.
İstanbul tekne kültürüne dair bugünkü gözlemleriniz neler?
Geçmişe oranla deniz, çok daha az kullanılıyor. Benim çocukluğumda, yani bundan 40-50 sene önce, İstanbul’da iskele sayısı şimdiye oranla yüzde 50 daha fazlaydı. Doğayla, kentle bütünleşen tekne sayısı, şimdi çok daha az. Günümüz İstanbul’unda, özellikle yaz aylarında artan ve çoğunlukla yüzen çelik kütlelerden oluşan tekne trafiğindeki görsel keşmekeşten kendi adıma büyük rahatsızlık duyuyorum.
Teşekkürler Milliyet, Teşekkürler Senem Aydın!