22 Aralık 2012 Cumartesi

Armada Gezi Teknesi Kışın da Seferde!

Tekne zevki yaz kış dinlemiyor. Boğazı yakından görmek isteyen bir grup Fransız gezginin geçen gün Armada 1 ile yaptığı turda olduğu gibi...

21 Aralık 2012 Cuma

"Istanbul Daily Secret"in Bugünkü Sırrı: "Armada 1"

Her gün İstanbullulara -Ankara, İzmir, Bodrumlulara ve uluslararası versiyonunda başka dillerde başka şehirlilere de- şehrin bir sırrını fısıldayıp, özel ve güzel ipuçları paylaşan bir yayın var: "Daily Secret Istanbul"!

İşte bugün de teknemizi şöyle fısıldamış meraklıların kulağına:












Armada 1

Seyrüsefer




Asya ile Avrupa'nın tam ortasındaydık. Rüzgar yüzümüze doğru serin eserken, diğer uçtan seyir terasına enfes kokular taşıyordu. Zamanın geldiğini anlayıp, elimizdeki şampanya kadehleriyle salondaki yerlerimize geçmeye başladık. Bir arkadaşımızın doğum günü vasıtasıyla keşfettiğimiz Armada 1, Boğaz'ı güzel bir yemekle bir araya getiren şık bir gezi teknesi. Üstelik rotalar bununla da sınırlı değil. Eski İstanbul'un tenezzüh tekneleri incelenerek tasarlanan bu tekneyle dilerseniz Haliç'in tarihi kıyılarını aşın, dilerseniz de Adalar'a doğru bir tura çıkın. Seçeceğiniz menü ne olur bilmiyoruz ama bizim o akşam için tercihimiz "Çilingir 4"tü. Kahvaltıya da geleceğimiz aşikar. Pupa yelken!
Not: İletişim ve rezervasyon için Armada 1'den Funda Hanım'la irtibata geçebilirsiniz. Kendisinin cep telefonu numarası 0 530 381 01 63.



3 Aralık 2012 Pazartesi

InStyle Home Dergisi Aralık 2012 Sayısından...

InStyle Home Dergisi, Aralık 2012 sayısında Dekoratör Merzuka İmrahor Dubrule tarafından Armada Gezi Teknesi'nde verilen çok seçkin daveti konu ediyor... 



 

19 Kasım 2012 Pazartesi

Antonio Sabato, Armada'da ve Armada Gezi Teknesi'nde

Çek aristokrasisine mensup bir anne ve İtalyan aktör bir babanın ABD'de yetişmiş, eski  manken ve aktör, 1972 doğumlu oğulları Antonio Sabato, geçtiğimiz hafta hem Armada Otel'in hem de teknemizin konuğuydu.

Sabato'nun Türkiye'ye geliş nedeni, sanatçı Emre Ertürk'ün dünyada nesli tükenen kaplanların korunmasına ve down sendromlu genç Türk sporculara destek vermek amacıyla yarattığı iki eserin satışa çıkarıldığı "Tiger & The Kid Party"'de manevi evsahipliği içindi.
  
İstanbul'da kaldığı üç gün boyunca Armada Otel'de konaklayan Sabato, tarihi merkeze, Ahırkapı'ya, Armada'ya ve özellikle Teras'ın manzarasına hayran kaldığını ve önümüzdeki yıl bu kez ailesiyle birlikte tekrar gelmek istediğini belirtti.

Armada Gezi Teknesi'ni de çok beğenen Antonio Sabato, 15 Kasım 2012'de yabancı basına dönük  olarak yapacağı basın toplantısını da teknemizde düzenledi.


Antonio Sabato ve Kasım Zoto Armada Teras'ta...

Sabato (en sağda) menajerleriyle birlikte Teras'ta yemekte...

(Üstte ve allta) Köpeği Jack ile birlikte Ahırkapı Sokak'ta...


Antonio, Armada Gezi Teknesi'nde

4 Kasım 2012 Pazar

"Rotamız Cumhuriyet"! Teknenin ilk, Cumhuriyet'imizin 89. Yıldönümü...

Son yıllarda Cumhuriyet Bayramı akşamlarında İstanbul, Boğaziçi Köprüsü'nde görkemli havai fişek gösterileri yapılmaya başlanması ve herkesin bunu yakından görmek istemesi üzerine Armada Otel, 29 Ekim'lerde yapageldiği geleneksel sivil Cumhuriyet balosunu bundan iki yıl önce "Bu Sefer Denizden" diyerek denize taşımıştı...
"BU SEFER DENİZDEN" 29 Ekim 2010


"O sefer", kiralık bir tekne kullanılmıştı.
2011 Cumhuriyet Bayramı Van Depremi nedeniyle sessiz kutlandı.
2012; "89." yıldönümünde ise aynı coşku tekrar yaşanacaktı...
Bu yüzden "Bu sefer", Boğaziçi'ne "Rotamız Cumhuriyet" diyerek kendi teknesiyle açıldı Armada... Bir taraftan da karada, Armada Salon'da tangolarla kutlama yapıldı...
Katılan herkes, "Bu coşku hiç eksilmesin" diyordu...

"Armada 1" Boğaziçi'nde... 29 Ekim 2012

19 Ekim 2012 Cuma

La Cucina Italiano Dergisinden...


"La Cucina Italiano"!

Yayıncısının "Dünyanın en çok okunan İtalyan yemek dergisi" olarak nitelediği Dergi'nin Ekim 2012 sayısında Armada Gezi Teknesi de bir haber olarak yer almış...

Görüntü olarak Armada'nın abonelerine tekneyi haber vermek için yolladığı e.bültendeki fotoğrafı kullanmışlar...

Şurada da bu Derginin Türkçe FaceBook sayfası var: La Cucina Italiano . Buraya yüklenen resimler harika! Aç karnına bakılmaması tavsiye edilir!

3 Ekim 2012 Çarşamba

"Philosofia" Blogundan: "Bosporus Deluxe"!

Armada Gezi Teknesi'nden Boğaziçi...
Fotoğraf: Innes Adam Welbourne
Eski reklamcı, son altı yıldır yazarlığı seçen, İstanbul-sever Innes Adam Welbourne, Armada Gezi Teknesi'nde fotoğraf sanatçısı Sina Demiral'ın çekimlerine katılmış, izlenimlerini ve kendi çektiği fotoğrafları kızı Sofia'nın adını da içine kattığı "Philosofia" başlıklı blogunda, "Bosporus Deluxe" yazısıyla paylaşıyor:

"...A few weeks back I spent some time in front of the camera instead of behind it touring around the Sea of Marmara and up and down the Bosporus. It was quite an experience and a nice way to earn some money, especially when being on the water was a lot more comfortable than being immersed in the dense heat of the city streets. The Bosporus really is this city’s spiritual life source. It never gets tiring being on the sea, whatever type of vessel you’re on. However, I have to say, this particular one was the finest I’ve had the pleasure of being aboard, incredibly comfortable, and tastefully appointed. It had all the old school charm in its design that I’d want if I was fortunate enough to be able to afford such a craft. Despite being perfectly happy aboard a vapur on the Bosporus you can imagine how nice it felt to be at the other end of the spectrum..." 

İçeriğin tamamı burada!



2 Ekim 2012 Salı

Deniz Dedeal ile Söyleşi...

Armada Gezi Teknesi'nin İç Mekan Tasarımını yapan Sayın Deniz Dedeal'a bazı sorular sorduk... Yanıtlarını aşağıda paylaşıyoruz... Teşekkürler Deniz Hanım!


Deniz Dedeal
-Sayın Dedeal, bir mimar olarak mesleğinizin ilk yıllarında yapı tasarımı ile uğraştığınızı biliyoruz. Peki, "yat tasarımı" nasıl gündeminize girdi?
Öğrenciliğimin ilk yıllarından itibaren 2000 yılına kadar yapı tasarımıyla uğraştım. Konut, iş merkezi ve otel projeleri, rölöve-restorasyon projeleri ..vs. 1999 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle proje ve tasarım yöneticiliğini yaptığım inşaat firması yapı inşasını bırakıp yat üretimi yapmaya karar verdi. Tabii bu durup dururken olmadı, firma sahibinin kendisi için yaptırdığı özel üretim yatlar yüksek fiyatla alıcı bulunca kriz döneminde bir çıkış noktası olarak görüldü. Yatlarla tanışmam bu vesileyle oldu.
Tuzla’da 2007 yılına kadar tasarımcı ve proje yöneticisi olarak görev yaptığım Vicem Yacht firması kuruldu. Firmada ilk başta mevcut projeler üzerinden üretim yapılıyordu. Yaklaşık 2 senelik bu süre benim için yat tasarımı ve imalatı konusunda yeni bir merak süreci olarak tanımlanabilir. Daha sonra mimarlık mesleğinin deneyim ve sistemlerini adım adım bu sürecin geliştirilmesi için kullanmaya başladım, oranlar, tipler değişti çeşitlendi, mekânların daha verimli kullanılması, çok fonksiyonlu mobilyalar, mekanik sistemlerin kullanım alanlarıyla entegrasyonu…vs. Bu yeni dokunuşlar alıcıdan da çok ilgi gördü ve Vicem yatları yurtdışında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde takip edilen ve aranan bir marka haline dönüştü. 2007 yılından sonra ise hem akademik eğitim süreci hem de yat tasarımı / imalatı sürecine bağımsız olarak devam ettim, suya inen teknelerimin sayısı 70’e yaklaştı.

Dedeal tersanede...
 -Mimarlıkla yat tasarımı arasındaki ilişki nedir?

Mimarlık çok geniş yelpazeli bir eğitim disiplinidir. Sanatı, mühendisliği ve bilimi bünyesinde barındırır. M.Ö. 1. Yüzyılda yaşamış olan Romalı mimar Vitruvius mimarlığı şu üç olguyla tanımlar: Sağlamlık, kullanışlılık ve güzellik. İşte bu üç olgu yat tasarımının da ABC’sini oluşturur. Her iki alanda da esas ortak öge ise insandır. İnsan için en doğru, uygun ve konforlu mekânı tasarlamaktır. Bunun yanında Yat tasarımı Mimarlık, Endüstri ürünleri tasarımı ve İç mimarlıktan oluşan tasarım disiplinlerinin ve Gemi inşa Mühendisliğinin ortak çalışma alanındadır.

Köken olarak baktığımızda konut ve teknenin tarihlerinin de örtüştüğünü görürüz. Yaşam çevresinde bulunan malzeme ve geliştirdikleri tekniklerle kendisi için ev yapmaya başlayan insanoğlu aynı teknikleri kullanarak tekne yapımına da başlamıştır. Bu 400 bin yıllık bir tarihi içerir ki tekerleğin icadının günümüzden yaklaşık 5.000 yıl önce olduğu hatırlanırsa teknelerin insanla olan birlikteliği diğer taşıtlardan çok daha uzun süreli bir beraberliktir.




Deniz Hanım ve kızı Nilüfer, "Armada 1" güvertesinde...
-Yat tasarımcıları genellikle nasıl bir eğitim alırlar?

Yat tasarımı tek başına bir eğitim değildir. Bir yetkinlik ve ilgi alanıdır. Kişinin önce mimarlık, iç mimarlık, endüstri ürünleri tasarımı gibi ana disiplinlerde eğitimini tamamlaması, tasarımın temel ilkelerini öğrenmesi gereklidir. Bu mesleki yeterlilik kazanıldıktan sonra üzerine eklenecek bir yat tasarımı eğitimi çok daha yerine oturmuş olacaktır. Yurtdışında bu 2 yıllık master eğitim programları veya benzer ya da daha kısa süreli eğitim programları şeklinde yürütülmektedir. Şu anda eşimle birlikte Yeditepe Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde “Yat Tasarımı” olarak 2 dönemlik bir ders programı yürütmekteyiz. Yine görevli olduğum MSGSÜ Mimarlık Fakültesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde 2 yıllık bir yat tasarımı yüksek lisans programı hazırlığı var, umarım yakın zamanda uygulamaya geçer. Mesleki eğitimlerini tamamlayan tasarımcılar bu konuda çeşitli ülkelerdeki programlara katılabilecekleri gibi, asıl olan tersanede işin mutfağında eğitimlerini pekiştirmeleridir.

-Günümüz Türkçesinde "vapur, gemi" ve "kayık" dışında suda hareket eden hemen her türlü araca "tekne" deme eğilimi var. Deniz kültürünün de erozyona uğramış olmasının bunda payı olduğunu düşünür müsünüz? "Tekne"yi "yat", "kotra" ve diğerlerinden ayırdedici özellik nedir? Kaç temel kategori söz konusu?

Tekne kelimesi deniz araçlarında “gövde”, “hull” denilen kabuk kısmının tarifidir. En basit, sade şeklini kayıkta görebiliriz, kayık tamamen bir teknedir. Yatların da, gemilerin de yüzen kısmı yani ana yapısına "tekne" denir. Köken olarak kelimenin “içi oyuk, geniş kap” şeklini kabul edebiliriz, ekmek teknesi gibi. Yani “tekne” aslında ana yapıyı tanımlayan bir tabir ve bu şekilde kullanmakta bir yanlış yoktur.


* * * * * * *

NAVIGA Dergisinde Armada Gezi Teknesi...

NAVIGA Dergisi Ekim 2012 sayısından:


Aynı konu, sonradan Habertürk'de de konu olmuş:
HABERTÜRK, Tuba Noyan

28 Eylül 2012 Cuma

Teknemiz Habertürk TV'de!

Yayın kopyası için lütfen tıklayınız!
Habertürk TV "Aktüalite" programı yapımcı ve sunucusu Serfiraz Ergun'un Kasım Zoto ile Armada Gezi Teknesi'nde, tekne Boğaz'da seyir halinde iken yaptığı söyleşiyi izlemek isterseniz lütfen resimaltındaki bağlantıyı tıklayınız!

12 Eylül 2012 Çarşamba

Başkan'ın Kişisel Blogundan: "Artık İstanbul Denizlerindeyiz"

Armada Yönetim Kurulu Başkanı Kasım Zoto, kişisel blogunda -üçüncü- bebeği gibi önem verdiği "Armada Gezi Teknesi"nden şimdiye kadar sadece bir kere; 2012 Ocak ayında sözetmiş, "İnşallah mahcup olmam" diye de sözünü bitirmişti.
O gün bugündür o blogda bir daha bu konuya değinmedi. Başka konulara da! Çünkü bütün dikkatini tekne konusunda yoğunlaştırmıştı.
Tıpkı bir bebeğin dünyaya gelişi gibi 9 ay 10 gün sonra bu konuda yeniden birşeyler paylaşmış.
Buyrun, okuyun!

"...Bu kadar zamandır yeni bir şey yazamamamın nedeni tam da bu işte... Teknenin doğumu! 
Önce kendimize sonra İstanbul'a ve İstanbulseverlere mahcup olmamak için gerçekten çok uğraştık. En sonunda Temmuz ayında "Armada Gezi Teknesi", nam-ı diğer "Armada 1"i başarıyla suya indirdik. Böyle bir tekneyi önce kendi içimize sindirmek sonra da sizlere beğendirmek için, bizi iyi tanıyanlarınız ne kadar ince eleyip sık dokuduğumuzu tahmin edecektir. Gerçi, mutlaka her eserde olduğu gibi sonuçta ortaya çıkan bu işin de eksiklikleri ya da başka türlü daha da güzel olabilecek yanları vardır. Ama tekne genel olarak beğenildi ve bu da bizi çok mutlu etti. "
Devamı burada: Başkanın Web Günlüğü:  Artık İstanbul Denizlerindeyiz!

5 Eylül 2012 Çarşamba

Armada Gezi Teknesi Hakkında Eylül Dergilerinden:

İstanbul Life dergisi, Eylül 2012 sayısı: "Ah O Gemide Ben de Olsaydım"!
Elele dergisi, Eylül 2012 sayısı: "Deniz Keyfi"





TEKSER Tourism & Travel Blogu:
"For Anyone Seeking an Authentic Istanbul Lifestyle in Istanbul, enjoy the Bosphorus with Armada’s new boat!"









Bu Cumartesi (8 Eylül 2012) Saat 13.20'de Habertürk TV'de Serfiraz ERGUN'un hazırlayıp sunduğu Aktüalite programında da Armada Gezi Teknesi ekranda olacak:


Farkında olmadan yaşamımızı kontrol altına alan trendler, marjinal akımlar ve geleneksel değerler…
Kısacası hayatın içinden tüm gelişmeler… Sultanahmet Armada Oteli sahibi ve aktif turizmci Kasım Zoto; İstanbul Boğazı'na bir gezinti teknesi kazandırma fikriyle, Osmanlı Dönemi'nde gezme ve yolcu taşıma amaçlı kullanılan Tenezzüh Tekneleri'nin bir benzerini, denize indirdi. Kasım Zoto nostaljik hayalini gerçekleştirdi ve hem Haliç'ten kalkıp İstanbul Boğazını Karadeniz'e kadar gezdiriyor veya Adalar etrafında dolaştırıyor hem de bu yolculuğu eski güzellikleri, eski değerleri yaşatarak yapıyor. Serfiraz Ergun’un hazırlayıp sunduğu Aktüalite bugün, (8 EYLÜL CUMARTESİ) saat 13.20'de Habertürk'te.

17 Ağustos 2012 Cuma

Armada Gezi Teknesi Milliyet Cadde'de!

Senem Aydın, geçen Pazar, Milliyet Gazetesi'nin "Cadde" ekinde Armada Gezi Teknesi'ni konu alan bir söyleşi hazırlamıştı. Kasım Zoto ile yapılan söyleşiden:

...Denizcilik bir tutku mudur, hobi midir sizin için?
Ben 60 yaşından sonra denizcilik yapmaya başladım. Geç keşfettim İstanbul denizlerini. Ama işin içine girince büyük keyif aldım. Ve Armada’nın da bir teknesi olması gerektiğini düşündüm. 
Armada Gezi Teknesi’nin 19’uncu yüzyıldan kalma bir havası var...
Benim de istediğim oydu. Son bir yıldır ‘doğru’ bir gezinti teknesinin tasarımı için kafa yoruyordum. 19’uncu yüzyıl sonlarıyla 20’nci yüzyıl başlarındaki gibi bir tekne istiyordum. İstanbul’un en çok beğenilen teknelerinin ortak özelliklerini araştırdıktan sonra, hayalimi SBO Yatçılık’ın sahibi Oğuz Ercantürk’le paylaştım. 11 ayın sonunda, İstanbul’a ilk gelen tekneler örnek alarak yapıldı. Bu tekne, batıda ‘commuter’ dediğimiz türün bir versiyonu. Bu tip tekneler Osmanlı döneminde ‘Şirket-i Hayriye’ de ‘Tenezzüh Teknesi’, ‘Tenezzüh Vapuru’ adıyla Boğaziçi’nde gezi ve yolcu taşıma amaçlı kullanmış. İstanbul denizlerinde artık siluetiyle bağdaşmayan tekneler seyrediyor. Halbuki bu bahsettiğim eski teknelere bakıyorsunuz, İstanbulla ne kadar da uyuşuyor... Şehrin modernleşmeye başladığı yıllardaki tekneler... O formdaki tekneleri düşünerek bu projeyi hayata geçirdik. Böyle 50-100 tekne denizlerde olduğu zaman hayalim tam anlamıyla gerçekleşecek. 
Armada Gezi Teknesi- Milliyet Cadde'den...

Tekneden sadece otel müşterileri mi yararlanabiliyor?
Hayır, bu keyif tüm İstanbullular için... Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir kent yok. Tekneyle Haliç’e açıldığınızda müthiş bir görüntü seyrediyorsunuz. Bu tekneyle, herkes şehir manzarasının tadını çıkarsın istiyoruz.
“Eskiden daha çok iskele vardı”
 İstanbul tekne kültürüne dair bugünkü gözlemleriniz neler?
Geçmişe oranla deniz, çok daha az kullanılıyor. Benim çocukluğumda, yani bundan 40-50 sene önce, İstanbul’da iskele sayısı şimdiye oranla yüzde 50 daha fazlaydı. Doğayla, kentle bütünleşen tekne sayısı, şimdi çok daha az. Günümüz İstanbul’unda, özellikle yaz aylarında artan ve çoğunlukla yüzen çelik kütlelerden oluşan tekne trafiğindeki görsel keşmekeşten kendi adıma büyük rahatsızlık duyuyorum.   
Teşekkürler Milliyet, Teşekkürler Senem Aydın!

14 Ağustos 2012 Salı

"İstanbul'un Tenezzüh Ruhu Diriliyor"!

"Motor Boat & Yachting", Ağustos 2012 sayısında yer alan bu söyleşide "Armada Gezi Teknesi"nin kültürel kimliği ve varlık nedeni başlıkta çok güzel özetleniyor...
Ayrıca "Lezzette Tenezzüh" diyerek teknenin sunduklarına da yaratıcı bir yorum yapılmış... Bu söyleşinim imzası da Editör Selcen Tanınmış'a ait.
İçten teşekkürlerimizle.

Motor Boat & Yachting Dergisi
Ağustos 2012

("Tenezzüh": Kederden gamdan uzaklaşma, ferahlama ve keyif içinde gezinti...)

7 Ağustos 2012 Salı

Motor Boat & Yachting- Editör'den: "Denizci Kent, Kent Denizcisi"


Editörden:
Denizci kent, kent denizcisi


Bir turizm duayeninin suya yeni indirdiği teknesindeyiz. İstanbul’un eski tenezzüh teknelerinin ruhunu canlandırmak isteyen Kasım Zoto’nun, Şirket-i Hayriye’nin işlettiği “tenezzüh vapurları”nı örnek alarak yaptırdığı Armada 1’de... Sohbet iki kıyı arasındaki sandalcılardan İstanbul’un vapur eğlencelerine, Boğaz trafiğinden okyanus yelkenciliğine uzanıyor.

“Ben kent denizcisiyim” diyor Zoto, “Akşam çıkıp Haliç’e gidiyorum tekneyle, her yer pırıl pırıl. Bir şey yapmana gerek yok. Al işte night show. Başını nereye çevirsen keşfedecek yeni bir şey var. Yüz kere de gitsen bıkmazsın.”

İstanbul’un İstanbul olduğunu en iyi denizden baktığınızda anlıyorsunuz. Silüeti, yormayan hareketliliği, Kız Kulesi, Prens Adaları...
Her ne kadar denizciliğimiz yeni gelişiyor, yüzümüz denize ancak dönüyor olsa da İstanbul konum itibarıyla bir deniz kenti. Otomobillerin bu kadar yaygın olmadığı yıllarda denizin tadını çıkaran İstanbullu sanki şimdi şehrini yeniden keşfediyor.

Bu keşif sadece İstanbullularla da sınırlı kalmayacak gibi. Son yıllarda artan marina projeleriyle, kuzeyli yatçıların Akdeniz’e inerken İstanbul’u merkez alması yolunda çalışmalar yapılıyor mesela. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tekne parklarla kıyılara bir düzen getirmek için projeler üretiyor. Yerli ve yabancı sermayeler marina yatırımları yapıyor. Şu anda 5 bin civarında olan tekne bağlama kapasitesinin beş yıl içinde iki katına çıkması hedefleniyor. Uluslararası yelken ve motoryat yarışları düzenleniyor...
Kentin silüetine tekneler karışıyor, denize çıkan kentli sayısı artıyor.


İyi seyirler, 

Selcen Tanınmış

Motor Boat & Yachting Dergisi
Ağustos 2012


29 Temmuz 2012 Pazar

Şirket-i Hayriye Teknesi Yeniden Boğaz’da

Bugünkü Hürriyet Pazar Ekinde, Gülden Aydın'ın özel haberi;

Mimari ve kültürel değerleri korumada son derece aktif turizmci Kasım Zoto, bu kez bir tekneyle çıkageldi. Zoto’nun amacı, “İstanbul denizleri” dediği Boğaziçi, Haliç ve Marmara’da seyreden çirkin teknelere güzel bir cevap vermek.

 


...20. yüzyıl başında ABD ’de, Long Island’da yaşayan işadamlarını New York’a, Manhattan’a taşıyan ‘Commuter’ ya da ‘Centilmen Teknesi’ adlı teknenin bire bir kopyasını yaptırdı. Bu tekneleri Osmanlı döneminde Şirket-i Hayriye de ‘tenezzüh tekneleri’, ‘tenezzüh vapurları’ adıyla Boğaz’da yolcu taşımada kullanmıştı...

Devamı için tıklayınız

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Teknenin İç Mekan Tasarımını yapan Deniz Dedeal Neler Diyor:

Deniz Dedeal,
www.dedeal.com
"...İki gün önce hem hüznü hem de sevinci bir arada yaşadım. Hem hüzün, hem sevinç bir arada ne zaman yaşanır? Ender zamanlarda... Mesela çocuğunuz evlenirken... Vakti geldiğinde gitmesi gerekenler kendi rüzgârına yelken açtığı zaman bir yandan sevinirsiniz; görev (ikinci bir emre kadar) tamamlanmıştır. Ama hep yanı başında olduğunuz, sizden bir parça kopup gidiyordur artık. Annelerin dediği gibi, anne baba olunca anlarsınız ancak.

Bir de emek harcayıp meydana çıkardığınız bir şeyler kopup giderken yaşarsınız aynı duyguları. Mesela bir ressamın resminin satılması ya da teknenizin bitip gitmesi gibi... Bunu da sanatçı, tasarımcı ve usta olursanız anlarsınız ancak. Tekneniz gelinlik kız gibi telli duvaklı süslenir, suya iner ve gider. Düşünceler, çizgiler, ahşap kokusu, ter kokusu, çekiç sesleri, küfürler, kahkahalar... Hepsi suya iner ve gider. Geçmişe karışır.
İşte biz de yeni bir hanım kızımızı, Armada teknesini gönderdik böyle... İki gün önce (15 Temmuz 2012), Tuzla'daki SBO Tersanesi'nde, Armada Otel için... üretildi. Boğaz'a çok yakışan, belki de hepimizin özlediği bir tarzda; ahşap bir klasik commuter..."
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde "Bilgisayar Destekli Tasarım", Yeditepe Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde  "Yat Tasarımı" dersleri veren Mimar Deniz Dedeal'ın 18 Temmuz'da Armada Gezi Teknesi hakkında yazdıklarının devamını okumak için lütfen tıklayın:
"Boğaz'ın yeni Armada'sı..."

21 Temmuz 2012 Cumartesi